6 Temmuz 2011 Çarşamba

Balkon/Balcony

Sokakta olmak hissini sevdiğimden belki de balkondan vaz geçememem. E bir de İzmirli olmanın dayanılmaz balkon bağımlılığı var elbette. Bu nedenle eski oturduğum evde de şimdi babacığımın katkısıyla satın alıp taşındığım evde de iki geniş balkon bilinçli tercihtir. Yaz geldi mi evde oturmak zul geliyor, e bahçeli müstakil ev de yakın zamanda hayalden öte. Her daim eş dost sokak sokak gezmeye ne yaş müsait artık ne de çalışma temposu. Haliyle balkon tam bir yaz yaşam alanı. Şimdi aldım sodamı, leblebimi, sigaramı, kucakladım bilgisayarımı geçtim evin en püfür püfür yerine. Bu ilk blog yazımı balkonumdan, menekşelerimin, fesleğenlerimin, sardunyalarımın, papatyalarımın ve henüz meyve vermemiş domateslerimin arasından yazıyorum.
Küçükken de balkondan ayaklarımı sarkıtıp oturur, aşağıdan gelen geçene İzmir'de babamla gittiğimiz maçlarda tribünde öğrendiğim küfürleri savururmuşum. En favori küfürüm de 'Sahaya ineriz, ananızı lay lay lay'mış. Tabii bu yaşta balkondan aşağı küfür etmek olmaz, zaten ayak sarkıtacak demir de yok, balkon kapalı ama camlar açık :) Haftasonu teller de takıldı, böceklerin, sineklerin kanına girmemem için. Sen bahçelik yerde, bilimum hayvan, börtü böcek içinde büyü ve böyle bir fobi geliştir. Olacak şey değil ama olmuş işte, arada hayatı zehir etmiyor değil zira bir gün bile gece rahat rahat bahçelik yerde oturabilmiş değilimdir. Hep içimde bir tedirginlik, nerden gelecek böcek acaba diye. Ben o kadar beklediğimden olsa gerek, gelir de kerata. Sonrası çığlık kıyamet. İşte böyle, balkon yazıları devam edecektir kanımca. Artık bunu yayınlama zamanı.